İran, Cumhurbaşkanı Reisi’nin hayatını kaybettiği helikopterin enkazının Türkiye tarafından bulunmasıyla ilgili üç ayrı açıklama yaptı.
Açıklamalardan birinde Akıncı’nın tespit ettiği koordinatların enkazdan 10 kilometre uzakta olduğu iddia edildi.
Bir diğer açıklamada helikopter enkazından alınan telefon sinyalinin Akıncı’ya verildiği ve enkazın öyle bulunduğu iddiası dile getirildi.
Tahran’dan yapılan en son yapılan açıklamada da, Akıncı yetersiz kaldığı için Pasifik’ten kaydırılan bir İran İHA’sının enkazı bulduğu söylendi.
Yardım isteyen, yardım etmeyi kabul ettiğiniz bir ülkenin “kendi onurunu” kurtarmak adına böyle açıklamalar yapması ayıp ama hadi diyelim ki kabul edilebilir bir durum, İran zayıf gözükmek istemiyor.
Ya İran gerçekten doğru söylüyorsa seçeneğini göz ardı ediyorum zira, pazar günü yarı resmi bir kurum olarak bilinen Fars Haber Ajansı yoğun sis nedeniyle Reisi’yi taşıyan helikopterin zorunlu iniş yaptığını ve Reisi’nin kara yoluyla Tebriz’e gittiğini duyurdu.
***
İran’ın zayıf gözükmemek adına Türkiye’nin yardımını yok sayan tavrını ayıplasam da anlarım ama bir muhalefet milletvekili ve muhalif bir medya yöneticisinin, İran’ın açıklamalarını baz alarak kendi ülkelerini hedef almalarını anlamam ve “ayıp” yaptıklarını anlatmaya yetmez.
İktidara muhalif olmakla, Türkiye’ye muhalif olmak arasındaki farkı nedense görmezden geliyor bu beyler.
Bir yanda CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in dış politika gibi alanlarda devletin resmi politikasıyla benzer müştereklerde olunması, yurt dışı seyahatlerinden önce brifing almayı isteyen tavrı, diğer yanda muhalif milliyetçiliği temsil ettiğini iddia eden partinin milletvekilinin duruşu.
Bir yanda, Türk yapımı TİHA’ların dünya medyasında tekrarlanan başarısına dair övgü dolu cümleler diğer yanda Türkiye’de yayın yapan bir kanalın yöneticisinin İran’ın çelişkilerle dolu açıklamalarının ipine sarılması.
Havadaki TİHA’lar, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ya da AK Parti Genel Merkezi’ni değil, tüm Türkiye’nin sınırlarını koruyor.
Bu beyler iktidara muhalif olayım derken Türkiye’ye muhalefet ettiklerinin ne kadar farkındalar acaba?
***
Pazar gecesinden bazı özel bilgiler yazayım ki, konuya dair hiçbir şüphe kalmasın.
Öncelikle bölgeye insansız hava aracı yollanması İran’ın talebi değil Türkiye’nin teklifiyle oldu.
Tahran’ın Ankara’dan yardım talebi gece görüşü olan helikopterle ilgiliydi.
Talep üzerine Millî Savunma Bakanlığı, Van’a bir helikopter yolladı ama bölgedeki hava şartları bir arama-kurtarma operasyonu için risk oluşturduğundan dolayı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayı alınarak İran’a, insansız hava aracı yardımı teklif edildi.
Teklif İranlılar tarafından kabul edilince Türkiye terörle mücadele alanında görevli bir TİHA’yı İran’a yönlendirdi, Tahran o TİHA’da mühimmat yüklü diye vazgeçtiği için Batman’dan mühimmatsız bir başka TİHA havalandı. TİHA’ların belirli irtifaya çıkması zaman gerektirdiği için arada kaybolan kritik saatler de oldu.
Detayları yazmamın sebebi, İran’ın açıklamalarına güvenip, Türkiye’nin açıklamalarına güvenmeyen, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’e, görüntüleri açıklama çağrısı yapanların durduğu noktayı belirginleştirme ihtiyacı duymam.
***
Türkiye, İran ile iyi komşuluk ilişkilerine önem veren bir ülke.
Buna karşın İran, bırakın Türkiye’nin terörle mücadelesine destek vermeyi, bu konuda yaptıkları komşuluk ilişkilerine sığmayan bir ülke.
Terör örgütü elebaşı İmralı’daki yargılama sırasında verdiği ifadede İran’da kamp ve hastaneleri bulunduğunu açıklamıştı.
Barzani’ye yakın istihbarat sitelerinde Tahran’ın PKK terörüne desteğine dair çok sayıda haber yapılıyor.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, son röportajımızda da dile getirdiği üzere, Tahran, Türkiye’nin verdiği adreslerde bile bir komşunun yapması gereken operasyonları yapmıyor, “Bu adreste öyle birileri yok” demekle yetiniyor.
Tüm bunlar ortadayken Türkiye’den birilerinin çıkıp, İran’ın söylediklerine inanıp, Ankara’nın söylediklerini yok sayması bana garip geliyor.
TBMM üyesi birisine yakışan şey, “Madem helikopter enkazını siz buldunuz, o zaman bulduğunuz görüntüleri açıklayın da inanalım” demesidir.
O noktadan uzaktayız zira Türkiye’de hükümete muhalif olmakla devlete muhalif olmak arasındaki farkı görmezden gelen bir siyaset yapma biçimi var ve bu son derece tehlikeli bir anlayış…